Gayrimenkul fiyatlarındaki artış, vatandaşları daha uygun maliyetli alternatiflere yönlendirirken topraktan ya da temelden ev alma yöntemi son yıllarda daha fazla tercih edilir hale geldi. İnşaatı henüz tamamlanmamış projelerden konut satın almak, ilk bakışta cazip görünse de doğru adımlar atılmadığında ciddi hukuki ve maddi riskleri de beraberinde getiriyor.

Uzmanlar, topraktan ev alımının genellikle müteahhit ile arsa sahipleri arasında yapılan kat karşılığı inşaat sözleşmelerine dayandığını belirtiyor. Bu süreçte, inşaatın tamamlanamaması, aynı bağımsız bölümün birden fazla kişiye satılması veya tapu devrinin yapılmaması gibi sorunlarla karşılaşılabiliyor. Bu durum, ev sahibi olma hayali kuran alıcıların uzun süren dava süreçleriyle karşı karşıya kalmasına yol açabiliyor.
Hukukçular, topraktan ev almadan önce mutlaka müteahhit ya da arsa sahibi hakkında detaylı araştırma yapılması gerektiğini vurguluyor. Sözleşmelerin tapuda ya da noterde usulüne uygun şekilde düzenlenmesi, kat karşılığı inşaat sözleşmesinin içeriğinin incelenmesi ve mümkünse teminat alınması büyük önem taşıyor. Aksi halde hak kayıplarının geri dönüşü zor olabiliyor.
Öte yandan Yargıtay’ın yerleşik içtihatlarına göre, müteahhitten ev alan üçüncü kişiler belirli şartların varlığı halinde arsa sahiplerine karşı tapu iptali ve tescil davası açabiliyor. Ancak bu süreçlerin hem uzun hem de karmaşık olması nedeniyle, topraktan veya temelden ev almayı düşünen vatandaşların alanında uzman bir Gayrimenkul avukatından hukuki danışmanlık alması, olası mağduriyetlerin önüne geçilmesi açısından büyük önem taşıyor.
Birol ÇAKAN




