Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Abdulkadir Uraloğlu, TÜRKSAT’ın öncülüğünde düzenlenen “Bağlantısallığın Yeni Çağı Forumu”nun açılış konuşmasını gerçekleştirdi. Bakan Uraloğlu konuşmasında, uzayın yalnızca bilimsel keşiflerin değil, aynı zamanda küresel güç dengelerinin ve stratejik üstünlüklerin yeniden tanımlandığı bir arena haline geldiğini vurguladı.
Uydu teknolojilerinin, modern savaşların seyrini değiştiren kritik bir unsur olarak öne çıktığına dikkati çeken Uraloğlu, “Artık savaşlar yalnızca karada, havada veya denizde değil, adeta uzayda kazanılıyor. Uydular, istihbarat toplama, gerçek zamanlı iletişim, hedef tespiti ve lojistik koordinasyon gibi alanlarda devletlere eşsiz bir üstünlük sağlıyor.” açıklamasında bulundu.
“Uzayda Güçlü Bir Varlık Göstermek Küresel Rekabet Gücümüzün Bir Gereğidir”
Devam eden İsrail-İran çatışmasından örnek veren Uraloğlu, uydu tabanlı gözetleme ve iletişim sistemlerinin, stratejik karar alma süreçlerinde hayati bir rol oynadığına dikkati çekti. Uydular aracılığıyla toplanan verilerin, hassas hedef tespitinden hava savunma sistemlerinin koordinasyonuna kadar savaşın her aşamasında belirleyici bir avantaj sunduğunu dile getiren Uraloğlu, sözlerine şu şekilde devam etti:
“Bu, bize uzay teknolojilerinin ulusal güvenlik ve savunma açısından ne denli kritik olduğunu açıkça gösteriyor. İşte bu nedenle, Türkiye olarak uzayda güçlü bir varlık göstermek, sadece teknolojik bir hedef değil, aynı zamanda milli güvenliğimizin ve küresel rekabet gücümüzün bir gereğidir.”
1957’de Sovyetler Birliği’nin Sputnik 1 uydusunu fırlatmasıyla başlayan uzay çağından, 1962’de Telstar’ın televizyon yayınlarını Atlantik ötesine taşımasına kadar, uzayın her zaman insanlığın sınırlarını zorlayan bir alan olduğunu söyleyen Uraloğlu, Türkiye’nin ise bu yolculuğa 17 Mayıs 1865’te Osmanlı Devleti’nin Uluslararası Telekomünikasyon Birliği’nin kurucu üyelerinden biri olarak attığı adımla başladığını anımsattı. Uraloğlu, “Telgraf hatlarıyla temeli atılan bu serüven, 129 yıl sonra 1994’te TÜRKSAT 1B uydusuyla uzayın sınırsız potansiyeline kucak açmış, TÜRKSAT 1C, 2A, 3A, 4A, 4B, 5A, 5B ve en son 6A ile bu vizyonu daha da ileri taşımıştır.” şeklinde konuştu.
Uraloğlu, 2021’de kurulan Türkiye Uzay Ajansı, 2022’de Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından ilan edilen Milli Uzay Programı ve ilk yerli ve milli uydu TÜRKSAT 6A’yı üreterek bu mirası yeni bir boyuta ulaştırdıklarını kaydetti.
“Bağlantısallık, Yeni Çağın Anahtarıdır”
Yalnızca üretmenin yetmediğini, dünyayla kesintisiz ve güvenli bir biçimde bağlantıda kalmak gerektiğini ifade eden Bakan Uraloğlu, sözlerine şu şekilde devam etti:
“Ekonomiler, toplumsal yapılar, kamu hizmetleri, güvenlik ve kalkınma modelleri artık bağlantı kapasitesiyle doğrudan ilişkili. Bu nedenle bağlantısallık, yeni çağın anahtarıdır ve bugün ticaretin, eğitimin, sağlığın, kamu yönetiminin ve hatta sosyal yaşamın temel taşı hâline gelmiştir. Hem bireylerin hem de bütün devletlerin dijital dünyaya entegre olduğu bir dönemde bu altyapının güçlü, güvenilir ve yaygın olması hayati önemdedir. Bu noktada ayrıca bağlantısallığın yalnızca bir teknolojik gereklilik olmadığını, aynı zamanda bir toplumsal dönüşüm aracı olduğunu da vurgulamak isterim.”
5G teknolojisi ve yüksek hızlı uydu sistemleri sayesinde, kırsal bölgelerdeki bir öğrencinin artık dünyanın en iyi eğitim kaynaklarına erişebildiğini; bir girişimcinin küresel pazarlara anında ulaşabildiğini belirten Bakan Uraloğlu, “Sağlık sektöründe, teletıp uygulamalarıyla hastalar, coğrafi engeller olmaksızın uzman doktorlarla iletişim kurabiliyor.” dedi.
“Türkiye Olarak Fiber Optik Ağlardan Uydu Teknolojilerine Kadar Kapsamlı Bir Altyapı Geliştiriyoruz”
Siber güvenlik tehditlerinin arttığı bu çağda, güvenli veri aktarımının ve kesintisiz iletişimin, ulusal güvenlik açısından da vazgeçilmez bir unsur haline geldiğini sözlerine ekleyen Bakan Uraloğlu, “Türkiye olarak, bu yeni çağın fırsatlarını değerlendirmek ve risklerine karşı hazırlıklı olmak için fiber optik ağlardan uydu teknolojilerine kadar kapsamlı bir altyapı geliştiriyoruz. Bu, sadece teknolojik bir yatırım değil, aynı zamanda sosyal adalet, ekonomik büyüme ve küresel rekabet gücümüzün de temel taşıdır.” açıklamasında bulundu.
“Bilgi Otobanları Kuruyoruz”
Uraloğlu, bir ülkenin haberleşme sistemlerinin ne kadar kapsayıcı, hızlı ve dirençliyse; dijitalleşme kapasitesinin de o ölçüde yüksek olduğunu dile getirerek, açıklamasında şu ifadelere yer verdi:
“Bu anlayışla biz, Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı olarak yalnızca karayolları, havayolları, demiryolları ve limanlar inşa etmiyoruz; aynı zamanda bilgi otobanları kuruyoruz. Uydu teknolojileri bizim için bir bağımsızlık ve sürdürülebilirlik meselesidir. Haberleşme uyduları, bugün sadece yayıncılıkta değil; afet anlarında iletişimin kesintisiz devamından kamu hizmetlerinin hiçbir aksaklık olmadan sürdürülmesine, savunma altyapılarından tarımsal üretime kadar hayatın her alanında kritik rol oynamaktadır.”
Milli Bekanın Kilit Unsuru Türksat
15 Temmuz 2016’daki hain darbe girişiminde Türksat’ın Gölbaşı Yerleşkesi’ne yapılan saldırının, söz konusu kurumun stratejik önemini bir kez daha ortaya koyduğunu belirten Bakan Uraloğlu, “O gece, Türksat çalışanlarımız Ahmet Özsoy ve Ali Karslı’nın kahramanca duruşu sayesinde yayınlar aksamamış, Sayın Cumhurbaşkanımızın milletimizi meydanlara çağıran mesajı ekranlara ulaşmış ve millet iradesi korunmuştur. Bu olay, Türksat’ın yalnızca bir teknoloji şirketi değil, aynı zamanda milli bekamızın kilit bir unsuru olduğunu göstermiştir.” dedi.
Bakan Uraloğlu ayrıca, İsrail-İran arasında yaşanan sıcak çatışmaların ortasında İran’a Starlink Uydularının gönderilmesinin de küresel uydu haberleşme sistemlerinin stratejik önemini bir kez daha gözler önüne serdiğini belirtti.
“Milli Teknolojiyle Uydu Üretmek Bir Ülkenin Geleceğe Yönelik Vizyonunu Tüm Dünyaya İlan Etmesidir”
Bir ülkenin yüksek teknolojiye sahip olmasının ve milli teknolojiyle uydu üretmesinin, yalnızca teknolojik bir başarı değil, aynı zamanda küresel arenada bir meydan okuma olduğunun altını çizen Bakan Uraloğlu, “Bu, bir milletin bilgi birikimi, mühendislik kapasitesi ve yenilikçi ruhunun somut bir göstergesidir. Milli teknolojiyle uydu üretmek, sadece gökyüzüne bir cihaz göndermek anlamına gelmez; bu, bir ülkenin kendi kaderini tayin etme iradesini, bağımsızlığını ve geleceğe yönelik vizyonunu tüm dünyaya ilan etmesidir.” dedi.
TÜRKSAT 6A ile birlikte önemli bir eşiği geçtiklerinin altını çizen Uraloğlu, yüzde 80’in üzerinde yerlilik oranıyla ve 84 yerli ekipmanla üretilen TÜRKSAT 6A’yı hizmete alarak, Türkiye’yi haberleşme uydusu tasarlayıp üretebilen dünyadaki 11 ülke arasına taşıdıklarını kaydetti. Bunun, Türkiye’nin mühendislikte geldiği noktayı göstermesinin yanı sıra, Türkiye’nin teknolojik bağımsızlığına atılmış tarihî bir adım olduğunu da dile getiren Uraloğlu, konuşmasına şu şekilde devam etti:
“TÜRKSAT 6A’yı 21 Nisan 2025’te Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’ın teşrifleriyle hizmete almıştık. Hizmet vermeye başlamasının hemen ardından da Türksat, 6A’nın kapasitesi üzerinden ilk uluslararası anlaşmayı imzaladı. Dubai merkezli bir firmayla yapılan anlaşmayla Türksat, ilk kez Hindistan’ın doğusunda hizmet verecek. Daha birçok haberleşme ve yayıncılık kuruluşlarıyla görüşmelerimiz de devam ediyor. Bugün Türksat 31, 42 ve 50 derece yörüngelerdeki 6 aktif uydumuzla, dünya uydu operatörleri arasında yer alıyor. Şimdi hem TÜRKSAT 6A’nın yeni anlaşmalarıyla ve inşallah ileride TÜRKSAT 7A ile bu sıralamada daha da yükseleceğiz."
Sırada TÜRKSAT 7A Var
Sırada TÜRKSAT 7A olduğunu ifade eden Bakan Uraloğlu, “Bugün, bu anlamlı forumun ardından, Bakanlığımıza bağlı Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Araştırmaları Merkezi Başkanlığı (UDHAM) ile TÜRKSAT arasında, yeni nesil haberleşme uydumuz TÜRKSAT 7A’nın yapım sürecine yönelik finansman desteğini kapsayan bir protokol de imzalayacağız. Bu protokol, TÜRKSAT 7A’nın geliştirilmesinde Bakanlığımızın sağlayacağı katkının çerçevesini çizerek, projenin sağlam bir zeminde ilerlemesini temin edecek.” dedi.
TÜRKSAT 7A projesinin, 42 derece Doğu yörüngesinde görev yapan TÜRKSAT 3A uydusunun tasarım ömrünün sona yaklaşması nedeniyle başladığını belirten Bakan Uraloğlu, “2029 yılında hizmete almayı planladığımız bu uydumuz daha yüksek veri kapasitesi, daha güçlü kapsama alanı ve esnek kaynak yönetim kabiliyetiyle, 7A uydusu Türkiye’nin dijital gelecek vizyonunun taşıyıcısı olacaktır. Hizmete alındıktan sonra ülkemizin uzaydaki bağımsızlığının güçlü bir simgesi olarak varlığını sürdürecektir.” diye konuştu.
“Uydu Haberleşmesi, AK Parti Hükûmetlerimiz Açısından Öncelik Alanıdır”
Bakan Uraloğlu, geleceğin; veriyi daha hızlı iletenin, daha geniş kapsama alanlarına ulaşanın, daha güvenli bağlantılar kuranın olacağını söyledi. Uraloğlu, bu nedenle iletişim altyapısına yapılan her yatırımın hem bugünün hem geleceğin rekabet gücüne, güvenliğine ve refahına yapılan yatırım olduğunun da altını çizdi.
Uyduların; özellikle geniş coğrafyaya sahip, afet riski bulunan ve hizmet eşitsizlikleri yaşanabilen bölgelerde eşitlikçi bir kalkınma aracı olarak da kullanıldığına dikkati çekerek, “Ücra bir köydeki öğrencinin de şehirdeki bir sanayi tesisinin de kesintisiz iletişim hakkı uydu sistemleri sayesinde güvence altına alınıyor. Bu nedenle uydu haberleşmesi, AK Parti Hükûmetlerimiz açısından öncelik alanıdır. Yalnızca kamu yatırımlarıyla değil, özel sektörün Ar-Ge gücüyle, üniversitelerimizin bilgi birikimiyle ve uluslararası vizyonla bu alanı stratejik bir eksene oturtmak istiyoruz.” ifadelerini kullandı.
“Uzayda İzi Olanın, Dünyada Sözü Olur”
Türkiye’nin uydu ekosistemini güçlendirmek için attıkları adımların sadece büyük uydularla sınırlı olmadığını dile getiren Bakan Uraloğlu, sözlerine şu şekilde devam etti:
“Göktürk gözlem uyduları, milli güvenliğimiz açısından büyük önem taşıyan İMECE uydumuz, üniversitelerimiz ve savunma sanayiinin geliştirdiği küp uydular, yakın yörünge takım uydu projeleri ve TÜRKSAT’ın 2015’ten beri düzenlediği Model Uydu Yarışmaları, bu alandaki iddiamızı ortaya koyuyor. Ve bugün yine bu nedenle bu alandaki tüm kurum ve kuruluşlarımızla birlikteyiz. Bağlantısallığın Yeni Çağı Forumu’nu yalnızca bir bilgi paylaşımı etkinliği olarak görmüyoruz. Bu Forumu, uydu haberleşme teknolojileri bakımından Türkiye’nin gelecek 10, hatta 20 yılına yön verecek bir strateji zemini olarak değerlendiriyoruz.”
Türkiye’nin; yalnızca kendi bölgesinin değil, dünyanın da iletişim haritasında söz sahibi bir ülke olmak zorunda olduğunun altını çizen Bakan Uraloğlu, “’Uzayda izi olanın, dünyada sözü olur’ ilkesiyle hareket ederek ürettiğimiz teknolojiler, kurduğumuz iş birlikleri ve geliştirdiği altyapılarımızla küresel düzeyde rekabeti en üst seviyeye taşıyan bir Türkiye hedefliyoruz. Bu hedef doğrultusunda hep çalışmaya devam edeceğiz.” dedi.
Açılış konuşmalarının ardından Türksat 7A Projesi İş Birliği Protokolü İmza Töreni Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı, UDHAM Başkanlığı ve Türksat A.Ş. tarafından gerçekleştirildi.