Diyetisyen Beyza Şule Kahraman, stres, kaygı ve yoğun yaşam temposunun beslenme alışkanlıkları üzerindeki etkilerine dikkat çekerek duygusal yemenin modern çağın en büyük sorunlarından biri olduğunu vurguladı.
Duygusal yeme nedir?
Kahraman, birçok kişinin yoğun bir günün ardından farkında olmadan tatlı ya da atıştırmalıklara yöneldiğini belirterek, “Gerçekten aç olduğumuz için mi yiyoruz, yoksa duygularımız mı iştahımızı yönetiyor?” sorusunu gündeme getirdi. Stres, öfke, yalnızlık ve kaygı anlarında özellikle şekerli ve karbonhidratlı gıdaların tercih edildiğini söyleyen Kahraman, bu durumun kısa vadede rahatlama sağlasa da uzun vadede kilo kontrolünü zorlaştırdığını ifade etti.
Stres hormonu iştahı artırıyor
Stresle birlikte artan kortizol hormonunun iştahı açtığını ve özellikle karbonhidrat isteğini tetiklediğini dile getiren Kahraman, sınav dönemlerinde, yoğun iş temposunda ya da duygusal iniş çıkışlarda yiyeceklere yönelimin arttığını kaydetti.
Bilinçsiz yeme tuzağı
Diyetisyen Kahraman, televizyon izlerken ya da telefonda vakit geçirirken farkında olmadan fazla kalori alındığını ve bu durumun tokluk sinyallerini engellediğini söyledi. Yavaş yemek, porsiyonu küçük tabaklara almak ve gerçekten aç olup olmadığımızı sorgulamanın bu döngüyü kırmada önemli olduğuna dikkat çekti.
Ruh sağlığını destekleyen besinler
Kahraman, omega-3 yağ asitleri (balık, ceviz, keten tohumu), B grubu vitaminleri ve probiyotiklerin hem beyin fonksiyonlarını hem de duygusal dengeyi desteklediğini vurguladı. Sağlıklı bir beslenme düzeninin psikolojiyi güçlendirerek duygusal yeme eğilimini azaltabileceğini belirtti.
“Beslenme sadece karın doyurmak değil”
Diyetisyen Kahraman, “Duygularımızı bastırmak yerine fark etmek ve onları yönetmenin yollarını bulmak, beslenme alışkanlıklarımızı dönüştürür. Gerekirse bir uzmandan destek almak, hem bedenimize hem zihnimize iyi gelir. Çünkü beslenme sadece karın doyurmak değil; ruhu da beslemektir” dedi.
AYSUN ÜN