Haber: Uğur HalepTürk toplumunun ve geçmişten bugüne kadar kurulan bütün Türk devletlerinin en büyük koruyucusu olan Türk Ordusu’nun en etkin parçası Türk Kara Kuvvetleri kuruluşunun 2232.yılını kutluyor.Kırklareli Valisi Birol Ekici de Kara Kuvvetleri Komtanlığı'nın kuruluşunun 2232. yılını yayınladığı mesaj ile kutladı. Vali Ekici; "Şan ve Şerefle dolu 2232 Yıl... Türk Kara Kuvvetleri Kuruluş Yıl Dönümü Kutlu Olsun..." dedi.Vali Ekici Mesajında, "2232 yıldır zaferden zafere koşan Silahlı kuvvetlerimizin bel kemiği Türk Kara Kuvvetlerimizin Kuruluş yıl dönümü kutlu olsun" dedi.
Kara Kuvvetleri Komutanlığı Tarihçesi
İlk Türk Devletleri Dönemi
Kara Kuvvetlerinin kuruluş tarihi olarak, Büyük Hun İmparatoru Mete Han’ın tahta çıkış tarihi olan M.Ö. 209 yılı esas alınmıştır.İlk kez Mete Han tarafından M.Ö. 209 yılında kurulan düzenli Türk Kara Ordusunda sayı itibarıyla 10.000 atlıdan oluşan en büyük birlik, “Tümen” olarak adlandırılmış, tümenler binlere, binler yüzlere, yüzler onlara ayrılmış, her birinin başına Tümenbaşı, Binbaşı, Yüzbaşı ve Onbaşı rütbelerine sahip birer komutan görevlendirilmiş ve aşağıdan yukarıya doğru emir-komuta zinciri içerisinde birbirine bağlanmıştır.Mete Han ile tarih sahnesine çıkan bu teşkilatlanma modeli günümüze kadar uzanan yelpaze içerisinde hüküm süren diğer Türk devletleri ile süregelmiş, özellikle Göktürkler, Uygurlar, Selçuklular ve Osmanlılar döneminde Türk Ordusu dünyanın sayılı ordularından birisi olmuştur.1040 yılında Dandanakan Meydan Muharebesi’nde Gaznelileri yenerek bağımsızlığına kavuşan, 26 Ağustos 1071 Malazgirt Meydan Muharebesi’nde Bizanslıları yenerek, Anadolu’yu yeni bir Türk yurdu yapan Büyük Selçuklu Devleti’nde, Kara Kuvvetlerinin teşkilat ve eğitimi sağlam esaslara bağlanmıştır.Büyük Selçuklu Devleti’nden sonra, Anadolu Selçukluları ve Mısır Türk Memlukları da mükemmel ordular meydana getirmişlerdir.Osmanlı İmparatorluğu Dönemi
1299 yılında kurulan Osmanlı İmparatorluğu hızla büyüyüp güçlenmiş bu güçlenmeye paralel olarak da , 1363’den itibaren Anadolu dışına çıkan Osmanlı orduları; batıda Sırpsındığı, Kosova, Niğbolu, Varna, İstanbul’un Fethi ve Mohaç; doğuda Çaldıran, Mercidabık ve Ridaniye muharebelerinde büyük zaferler elde etmişlerdir.Osmanlı ordusunun teşkilatlı bir şekilde ortaya çıkışı ise, Sultan I inci Murat zamanında olmuştur. Tarihte ilk süvarili ordu olma niteliğini taşıyan Osmanlı Ordusu, önceleri yalnızca Atlı Akıncılardan oluşmakta iken, daha sonraları yaya birliklerin de katılmasıyla Yeniçeri Ocağı adı altında sürekli bir yapıya dönüştürülmüştür. İmparatorluğun yükseliş dönemlerinde elde edilen zaferlerde Yeniçeri Ocağı önemli rol oynamıştır.Osmanlı İmparatorluğu’nun gerileme devri ile birlikte etkinliğini yitiren Yeniçeri Ocağı, 15 Haziran 1826’da başlayan Yeniçeri Ayaklanmasının bastırılmasını müteakip kaldırılmıştır. Bu ordunun yerine 'Asakiri Mansure-i Muhammediye' adı ile yeni bir ordu kurulmuştur. Bu gücün temelini “Kol” adı verilen taburlar oluşturmuştur. Yine bu teşkilat devresinde; 1834 yılında orduya komuta edecek subayları yetiştirmek amacıyla, ‘Mekteb-i Harbiye-i Şahane’ adıyla Kara Harp Okulu açılmıştır.Tanzimat Fermanı’ndan 4 yıl sonra, 1843’te, yeni bir düzenlemeye gidilerek, beş yıllık hizmet süresine tabi personelle oluşturulan beş ordu kurulmuş ve 1848 yılında yapılan bir değişiklikle ordu sayısı altıya çıkarılmıştır. Mekteb-i Fünun-u Harbiye-i Şahane olarak adlandırılan Harp Akademisi, 20 Temmuz 1848 yılında İstanbul’da kurulmuştur. Diğer yandan, bu dönemde askerî okullar da çoğaltılmış ve lise seviyesinde askerî okullar; 1845 yılında İstanbul ve Bursa’da, 1846 yılında Edirne ve Manastır’da, 1847 yılında Şam’da, 1872 yılında Erzurum’da ve 1875 yılında Bağdat’ta açılmıştır. Bunlar Harp Okulunun öğrenci kaynağını teşkil etmiştir.İkinci Meşrutiyetin ilanıyla birlikte, idari alandaki yeniliklere paralel olarak, ordu teşkilatında yeni bir düzenleme yapılmak suretiyle silah ve malzeme miktarı artırılmış ancak, Trablusgarp ve Balkan Savaşları nedeniyle ordudaki gelişmeler sekteye uğramıştır.Bunun hemen arkasından girilen 1’inci Dünya Savaşında Galiçya’dan Yemen’e ve Kafkaslara kadar uzanan cephelerde kısmi başarılar kazanan Türk Ordusu, Çanakkale Zaferi ile tarihe adını altın harflerle yazdırmıştır. Değişik cephelerde elde edilen başarılara rağmen, 30 Ekim 1918 tarihinde imzalanan Mondros Mütarekesi’nin ağır hükümleriyle karşı karşıya kalmıştır.Mondros Mütarekesi'nin hükümlerine göre, vatan sözde galip devletler tarafından küçültülmüş, kara kuvvetlerinin mevcudu indirilmiş, silahları elinden alınmış, vatan toprakları işgal edilmiştir.Türk Ulusu, işgalleri tanımayarak direnişe geçmiş, memleketin her tarafında oluşan gönüllüler ve milis grupları faaliyet göstermeye başlamıştır.Dağınık hâlde ve küçük birlikler şeklindeki unsurların çabaları ile arzu edilen başarıları sağlamanın mümkün olamayacağını gören Mustafa Kemal Paşa ve arkadaşları, düzenli ordunun kurulması için 1920 yılı ortalarından itibaren çalışmaya başlamış, sonuçta Batı Cephesi Komutanlığı teşkil edilmiştir.Tüm olanaksızlıklara rağmen büyük güçlükler altında teşkil edilen bu ordu sayesinde I inci ve II nci İnönü Savaşları ile “Hattı müdafaa yoktur, sathı müdafaa vardır, o satıh bütün vatandır” parolası ile Sakarya Meydan Muharebesi kazanılmış, 26 Ağustos 1922 tarihinde Yunan ordusuna karşı başlatılan Büyük Taarruz ve devamında Mustafa Kemal Paşa’nın bizzat Başkomutan sıfatıyla yönettiği Başkomutanlık Meydan Muharebesi büyük bir zaferle sonuçlanmıştır.Bozguna uğrayan ve kaçan düşmana karşı Mustafa Kemal Paşa’nın 1 Eylül 1922 tarihinde “Ordular ilk hedefiniz Akdeniz’dir. İleri!” diyerek verdiği emri ile düşmanın 9 Eylül 1922 tarihinde denize dökülmesi sağlanmış ve Anadolu işgal edilmekten, Türk Ulusu ise esaret altına alınmaktan kurtarılmıştır. Böylece vatanın bütünlüğü ve Türk devletinin kayıtsız ve şartsız istiklali bütün dünya tarafından tanınmıştır.Cumhuriyet Dönemi
Atatürk’ün önderliğindeki Ulusal Kurtuluş Savaşı’nda kazanılan zafer sonunda, Türk Kara Kuvvetleri, Cumhuriyet Döneminin başında ikişer tümenli dokuz kolordu ve üç süvari tümeninden oluşan üç ordu müfettişliği hâlinde teşkilatlandırılmıştır.1923-1939 DönemiKurtuluş Savaşından sonra; memleket içinde kalan silah, araç, gereç ve donatım toplatılmıştır. Gerekli olanların ıslahı yapılarak ordunun kuruluş ve kadrosuna katılmıştır. Sürekli gelişen silah ve malzeme teknolojisini izleme, inceleme ve muayene için, bir 'Fen ve Sanat Dairesi' kurulmuştur.16 yıl içinde; ordunun tüm giyecek ve diğer levazım ihtiyaçları ile silahlı kuvvetlerin donatım malzemesi, millî fabrikalarda yapılacak hâle gelmiştir.Kara Kuvvetlerinin silah ve malzemesini tamir ve ıslah için, Ankara’da askerî fabrikaların temeli atılmış ve faaliyete geçirilmiştir.1934’te Lüleburgaz’da ilk tank birliği kurulmuştur.Kara Harp Okulu, 1936 yılında inşaatın tamamlanmasının ardından Pangaltı/İstanbul'daki binasından Ankara'ya taşınmıştır.1939-1945 Dönemi1939 yılı, Türk Silahlı Kuvvetlerinin ve Kara Kuvvetlerinin gelişimi açısından önemli bir yıldır. İkinci Dünya Harbi tehlikesi Türkiye Cumhuriyeti’nin de kapılarını çaldığından, ihtiyaçların seferi kuruluşa göre karşılanması gerekiyordu. Bu maksatla çeşitli safhalarda aşağıdaki faaliyetler gerçekleştirilmiştir:- Kara Kuvvetlerinin seferi duruma geçmesi ve seferde teşkil edilecek tümenlerin kurulmasıyla, barıştaki 10 olan kolordu sayısı, 15’e çıkarılmıştır.
- Paraşüt birlikleri teşkil edilmiştir.
- Batı Anadolu’daki birlikler takviye edilmiştir.
- Doğu sınırlarımızdaki birliklerimiz takviye edilmiştir.
- Doğuda ve batıda iki cephede de yeterli derecede kuvvetli olabilmek için, bütün sınıflar silah altına alınarak, eksik bulunan muhabere ve istihkâm birliklerinin, zırhlı tugayların ve ölçme alaylarının kadroları takviye edilmiştir. Barışta bütçe yetersizliği nedeniyle teşkil edilememiş, ağır makineli tüfek bölükleri, koşulu ve çakılı topçu bataryalar ve nakliye kolları kurulmuştur.
- 1949 yılında Kara Kuvvetleri Komutanlığı kurulmuştur. Bu tarihe kadar, ordu komutanlıkları harekât ve eğitim yönünden Genelkurmay Başkanlığına, personel ve lojistik destek bakımından ise Millî Savunma Bakanlığına bağlı bulunuyorlardı. 1950 yılından itibaren ise Kara Kuvvetleri Komutanlığı, bütün sınıf okulları ve eğitim merkezlerini bünyesine almıştır.
- 1950 yılında Kore Harbi’nin çıkması üzerine Kara Kuvvetlerinden bir Tugay büyüklüğünde bir kuvvet, Birleşmiş Milletler Ordusu’na katılmak üzere Kore’ye gönderilmiştir.
- Türkiye 1952 yılında NATO üyesi olmuştur.
- Türkiye’nin NATO’ya üye olmasından sonra Kara Kuvvetlerinin bütün sınıfları NATO standartlarına göre modern silah ve teçhizat ile donatılmıştır.
- Hava savunma topçu birlikleri kurulmuş ve Nike füzeleri ile tedarik edilmiştir.
- 1957 yılında Kara Havacılık Okulu kurulmuştur.
- 1966 yılında, Ankara’da 4’üncü Kolordu Komutanlığı kurulmuştur.
- 1974 yılında Kıbrıs Barış Harekâtı icra edilmiş ve Kıbrıs’ta kolordu seviyesinde Türk Barış Kuvvetleri Komutanlığı kurulmuştur.
- 1975 yılında İzmir'de Ege Ordu Komutanlığı kurulmuştur.
- Eğitim Komutanlığının Teşkili (1985): Temmuz 1985 tarihinde Kara Kuvvetleri Eğitim Komutanlığı kurulmuştur. Kara Kuvvetleri Eğitim Komutanlığının adı 1994 yılında Kara Kuvvetleri Eğitim ve Doktrin Komutanlığı olarak değiştirilmiştir.
- Lojistik Komutanlığı Teşkili (1988): Kara Kuvvetlerinin lojistik faaliyetlerini modern harbin gereklerine uygun olarak daha rasyonel ve etkili bir şekilde yürütmek amacıyla; Kara Kuvvetleri Karargâhı ile ordu ve bağımsız kolordular arasında icracı bir komutanlık olan Lojistik Komutanlığının kuruluşu 1988 yılı sonunda tamamlanmıştır.
- Hudut emniyeti: 10 Kasım 1988 tarih ve 3497 sayılı ‘Kara Sınırlarının Korunması ve Güvenliği’ hakkındaki Kanun gereğince, kara hudutlarının korunması görevi Kara Kuvvetleri Komutanlığının sorumluluğuna verilmiştir.
- Tatbikatlar: 1986 yılından itibaren, komutanların ve birliklerin muharebe ortamında iki taraflı harekâtta bulunmalarını sağlamak, kıta sevk ve idare eğitim seviyesini yükseltmek maksadıyla, her yıl bir ordu bölgesinde Mehmetçik tatbikatlarının icrasına başlanmıştır.
- Geleceğin muharebe ortamına uyum sağlayabilecek,
- Hareket kabiliyeti ve ateş gücü yüksek,
- Düşmanı derinlikten itibaren tespit, teşhis ve tanıma imkânı olan,
- Gece muharebe etme yeteneğine sahip,
- Beka kabiliyeti yüksek,
- Elastiki ve çok maksatlı kullanıma imkân veren,
- Yeterli büyüklükte,
- Sevk ve idaresi kolay,
- Personel tasarrufuna imkân sağlayan ve etkili bir seferberlik sistemine dayanan,
- Tabur, tugay, kolordu ve ordu kuruluşlarını esas alan bir kuvvet yapısı hedeflenmiştir.