Son yıllarda içme suyu kalitesi, sağlık açısından büyük önem taşımaktadır. Temiz su kaynakları bile, taşıma, depolama ve dolum süreçlerinde çeşitli kontaminasyon riskleriyle karşı karşıya kalmaktadır. Özellikle klasik sistemlerle işleyen şişeleme tesislerinde, suyun temas ettiği yüzeyler ve havadan kaynaklanan mikroorganizmalar suyun kalitesini olumsuz etkileyebilmektedir. Bu nedenle, içme suyu tesislerinde dezenfeksiyon işlemi büyük bir önem taşır.
Dezenfeksiyon sürecinde ozon, en etkili ve güçlü dezenfektanlardan biri olarak kullanılmaktadır. Ozon, suyun içindeki bakteri, virüs, mantar ve diğer patojenleri etkili bir şekilde öldürebilir. Ayrıca tat, koku ve renk gibi istenmeyen özelliklerin giderilmesinde de etkili rol oynar. Ancak, ozonlama işlemi sırasında doğal olarak bulunan bromür maddesi, kanserojen etkiye sahip bromat haline dönüşebilir. Bu durum, uluslararası sağlık otoriteleri tarafından da doğrulanmıştır ve bromatın sağlık üzerinde olumsuz etkileri olduğu belirtilmektedir.
Özellikle bromür içeriği yüksek olan suların ozonlanması sonrası oluşan bromat seviyeleri, suların güvenliği açısından yakından takip edilmesi gereken bir konudur. Bromatın belirli sınırların üzerine çıkması durumunda, uzun süreli maruz kalmanın insan sağlığı üzerinde zararlı etkileri olabileceği bilinmektedir. Dolayısıyla, içme suyu tesislerinde ozonlama işlemi yapılırken, bromür seviyeleri dikkatlice kontrol edilmeli ve ulusal sağlık standartlarına uygun şekilde yönetilmelidir.
AYSUN ÜN