Dünya genelinde çevresel sürdürülebilirlik çabaları artarken, inşaat sektörü de bu dönüşümün merkezinde yer alıyor. Birleşmiş Milletler Çevre Programı verilerine göre binalar, enerji ve Atık sistemleri küresel emisyonların yüzde 79’undan sorumlu. Bu nedenle, inşaat ve Yıkım süreçlerinde Döngüsel ekonomi uygulamaları büyük önem taşıyor. Aksi halde, Paris Anlaşması’nda belirlenen 1,5-2°C küresel ısınma hedefi tehlikeye girebilir.
Avrupa Birliği’nde inşaat ve yıkım atıkları, toplam atıkların yaklaşık yüzde 35’ini oluşturuyor. Türkiye’de ise bu oran daha da yüksek seviyelerde. Bina yapımında kullanılan malzemelerin ortalama yüzde 4,2’si israf edilirken, bu durum yılda 120 bin ton karbondioksit eşdeğeri sera gazı salımına neden oluyor. Beton, çelik ve kereste gibi malzemeler bu emisyonun en büyük kaynakları arasında yer alıyor.
Avrupa Birliği, 2030 yılına kadar döngüsel malzeme kullanımını iki katına çıkarmayı hedefliyor. Bu kapsamda, geri kazanım hedefleri ve ürün sürdürülebilirliği gereklilikleri güncelleniyor. Döngüsel üretim modelleri, yalnızca atık miktarını azaltmakla kalmıyor; aynı zamanda enerji tasarrufu sağlayarak karbon ayak izini düşürüyor.
Uzmanlara göre, Türkiye’de belediyelerin yıkım ve afet atıklarıyla ilgili hazırlıklarını güçlendirmesi gerekiyor. Kompaktörler, ayırma bantları, kırma aletleri ve geri dönüşüm ekipmanlarının afet senaryolarına dahil edilmesi önem taşıyor. Döngüsel ekonomi ilkeleriyle inşaat ve yıkım süreçlerinin yönetilmesi, çevresel etkilerin azaltılmasının yanı sıra kaynakların daha verimli kullanılmasını da sağlayacak.
Ali COŞGUN