“Türk milliyetçiliği yüksek Türk
ülküsünün mimarı ve müellifidir”Milliyetçi Hareket Partisi Babaeski İlçe Başkanı Emre Vural, Milliyetçiler Günü dolayısıyla basın açıklaması yaptı.
Başkan Vural, yaptığı yazılı basın açıklamasında; “İçinden geçtiğimiz küresel salgın döneminde, milli şuurun muhkem ve muteber bir uyanışı olan Milliyetçiler Günü’nü idrak ediyoruz” diyerek açıklamasında şu ifadelere yer verdi; “Merhum Hüseyin Nihal Atsız’ın ifadesiyle söylersek, Milliyetçiler Günü Türkçülerin ızdırabı ile yoğrulmuş bir dönüm günüdür. Hangi zaviyeden tahlil ve tetkik edersek edelim, kozmopolitlik yanlış bir görüş mahsulü, yozlaşmış bir anlayış mecmudur.
Komünizm ile kozmopolitizm aynı madalyonun birbirini tamamlayan iki ayrı yüzü gibidir.
Nitekim birisi varsa diğeri yeşerip yaygınlaşacaktır.
Her milli devlet, tahkim ve temin ettiği adalet ve ahlak düzeni sayesinde medeniyet mektebi, mensubiyet ve meftuniyet merkezidir.
Milliyetçilik ise bu mektebin biteviye iradi güvencesi, bahse konu merkezin bilenmiş ve billurlaşmış fikri gücüdür.
Milliyetçiliğe karşı gösterilen husumet aleni itiraf edilmese de aynısıyla millet ve milliyet hislerine duyulan hazımsızlıkla ilgili ve ilişkilidir.
Millet dediğimiz beşeri cevher, uzun tarihi olan mücadelelerin, müşterek fedakârlıkların, müstesna sadakat duygularının parlak bir sonucudur.
Hem milletin hem de milliyetin dayanağı kahramanlıklarla dolu tarihi olduğu kadar acılarla pekişmiş tecrübeleridir.
Milliyetçiler Günü’nün kahraman simaları bu gerçekleri özümsemiş, sivil, demokratik ve meşru bir direniş ruhuyla dönemin devlet ve siyaset zihniyetine haklı itirazlarını seslendirmişlerdir.
Bunu yaparken korkuya teslim olmamışlardır.
İnanç ve iddialarından taviz vermemişlerdir.
Akıbet mahkûmiyet de olsa duruşlarından, gelecek hayal ve hedeflerinden geri düşmemişlerdir.
Türk milliyetçiliğinin toplumsallaşması, ilerleyen yıllarda kitleselleşip siyasi bir harekete dönüşerek kabuk değiştirmesi 76 yıl önceki olayların müessir neticelerinden birisi olarak değerlendirilmelidir.
Milliyetçilik mahiyeti itibariyle milletin özlemlerini esas alan, tarih ve kültür potasından tecelli edip, bu suretle kaynaşma ve kucaklaşma hususiyetlerini sistematik ve disiplinli bir düşünce kalıbına döken bir dünya görüşü, huzur, refah ve birlikte yaşama ruhudur.
Türk milleti aleyhine projelendirilip seri ve sistemli şekilde telkin edilen kara propagandalara Türk milliyetçiliği bedeli ne olursa olsun inançla set ve sur çekmiştir.
Akıl ve duygunun milli mensubiyet ve millet sevgisiyle eklemlenmesi devrin elitlerine, görevdeki iktidar erkine ifade ve inanç hürriyetinin dinamik niteliğiyle tepkiye bürünmüştür.
1940’lı yılların milliyetçi kahramanları, sonraki yıllarda onların izinden adım adım yürüyecek dava insanları gibi, servet ve şöhret peşinde koşmak yerine; vatan ve millet sevdasıyla bayraklaşmayı tercih etmişlerdir.
Türk milliyetçiliğinin varlığı ve vakarı, Türk milletinin ortaya çıkışıyla tarih sahnesindeki yerini almıştır.
Bu kapsamda diyebiliriz ki, milliyetçiliğin 19’uncu yüzyılın ürünü olduğunu iddia ve ifade eden uyduruk batı tezlerinin bizim nazarımızda itibar ve inandırıcılığı katiyen yoktur.
Pek çok ülkenin vahim bir salgınla pençeleştiği bir zaman aralığında milliyetçilik tarif ve takdimi yapılan yeni bir dünyanın anahtarı; barış, huzur, güvenlik ve ekonomik gelişmişliğin asıl ve emin teminatıdır.
Türk milliyetçiliği geleceğin büyük Türkiye’sinin, yüksek Türk ülküsünün mimarı ve müellifidir.
Onlara her türlü zulmü reva görenler ise maşeri vicdanda çoktan yargılanıp suçlu bulunmuşlardır.
Milliyetçiliğin demokrasiyle özdeşliğinin derin izlerini, tam bağımsızlık ve hürriyetle birlikteliğinin kanıt ve kararlarını hiç kuşku yok ki 1940’lı yılların hüzün dolu sayfalarında görmek mümkündür.
Bugünlerde demokrasi dışı arayışlarını gizlemeyen, sandıkta bulamadıklarını sokaklardan devşirmeye çalışan sefil siyasetçilerin, sefih destekçilerinin ağızlarından düşürmedikleri demokrasi elbette sahte ve sanaldır. Bunların söz ve açıklamaları yalnızca demagojiden ibarettir” Dedi. UĞUR HALEPHABER MERKEZİ
ülküsünün mimarı ve müellifidir”Milliyetçi Hareket Partisi Babaeski İlçe Başkanı Emre Vural, Milliyetçiler Günü dolayısıyla basın açıklaması yaptı.
Başkan Vural, yaptığı yazılı basın açıklamasında; “İçinden geçtiğimiz küresel salgın döneminde, milli şuurun muhkem ve muteber bir uyanışı olan Milliyetçiler Günü’nü idrak ediyoruz” diyerek açıklamasında şu ifadelere yer verdi; “Merhum Hüseyin Nihal Atsız’ın ifadesiyle söylersek, Milliyetçiler Günü Türkçülerin ızdırabı ile yoğrulmuş bir dönüm günüdür. Hangi zaviyeden tahlil ve tetkik edersek edelim, kozmopolitlik yanlış bir görüş mahsulü, yozlaşmış bir anlayış mecmudur.
Komünizm ile kozmopolitizm aynı madalyonun birbirini tamamlayan iki ayrı yüzü gibidir.
Nitekim birisi varsa diğeri yeşerip yaygınlaşacaktır.
Her milli devlet, tahkim ve temin ettiği adalet ve ahlak düzeni sayesinde medeniyet mektebi, mensubiyet ve meftuniyet merkezidir.
Milliyetçilik ise bu mektebin biteviye iradi güvencesi, bahse konu merkezin bilenmiş ve billurlaşmış fikri gücüdür.
Milliyetçiliğe karşı gösterilen husumet aleni itiraf edilmese de aynısıyla millet ve milliyet hislerine duyulan hazımsızlıkla ilgili ve ilişkilidir.
Millet dediğimiz beşeri cevher, uzun tarihi olan mücadelelerin, müşterek fedakârlıkların, müstesna sadakat duygularının parlak bir sonucudur.
Hem milletin hem de milliyetin dayanağı kahramanlıklarla dolu tarihi olduğu kadar acılarla pekişmiş tecrübeleridir.
Milliyetçiler Günü’nün kahraman simaları bu gerçekleri özümsemiş, sivil, demokratik ve meşru bir direniş ruhuyla dönemin devlet ve siyaset zihniyetine haklı itirazlarını seslendirmişlerdir.
Bunu yaparken korkuya teslim olmamışlardır.
İnanç ve iddialarından taviz vermemişlerdir.
Akıbet mahkûmiyet de olsa duruşlarından, gelecek hayal ve hedeflerinden geri düşmemişlerdir.
Türk milliyetçiliğinin toplumsallaşması, ilerleyen yıllarda kitleselleşip siyasi bir harekete dönüşerek kabuk değiştirmesi 76 yıl önceki olayların müessir neticelerinden birisi olarak değerlendirilmelidir.
Milliyetçilik mahiyeti itibariyle milletin özlemlerini esas alan, tarih ve kültür potasından tecelli edip, bu suretle kaynaşma ve kucaklaşma hususiyetlerini sistematik ve disiplinli bir düşünce kalıbına döken bir dünya görüşü, huzur, refah ve birlikte yaşama ruhudur.
Türk milleti aleyhine projelendirilip seri ve sistemli şekilde telkin edilen kara propagandalara Türk milliyetçiliği bedeli ne olursa olsun inançla set ve sur çekmiştir.
Akıl ve duygunun milli mensubiyet ve millet sevgisiyle eklemlenmesi devrin elitlerine, görevdeki iktidar erkine ifade ve inanç hürriyetinin dinamik niteliğiyle tepkiye bürünmüştür.
1940’lı yılların milliyetçi kahramanları, sonraki yıllarda onların izinden adım adım yürüyecek dava insanları gibi, servet ve şöhret peşinde koşmak yerine; vatan ve millet sevdasıyla bayraklaşmayı tercih etmişlerdir.
Türk milliyetçiliğinin varlığı ve vakarı, Türk milletinin ortaya çıkışıyla tarih sahnesindeki yerini almıştır.
Bu kapsamda diyebiliriz ki, milliyetçiliğin 19’uncu yüzyılın ürünü olduğunu iddia ve ifade eden uyduruk batı tezlerinin bizim nazarımızda itibar ve inandırıcılığı katiyen yoktur.
Pek çok ülkenin vahim bir salgınla pençeleştiği bir zaman aralığında milliyetçilik tarif ve takdimi yapılan yeni bir dünyanın anahtarı; barış, huzur, güvenlik ve ekonomik gelişmişliğin asıl ve emin teminatıdır.
Türk milliyetçiliği geleceğin büyük Türkiye’sinin, yüksek Türk ülküsünün mimarı ve müellifidir.
Onlara her türlü zulmü reva görenler ise maşeri vicdanda çoktan yargılanıp suçlu bulunmuşlardır.
Milliyetçiliğin demokrasiyle özdeşliğinin derin izlerini, tam bağımsızlık ve hürriyetle birlikteliğinin kanıt ve kararlarını hiç kuşku yok ki 1940’lı yılların hüzün dolu sayfalarında görmek mümkündür.
Bugünlerde demokrasi dışı arayışlarını gizlemeyen, sandıkta bulamadıklarını sokaklardan devşirmeye çalışan sefil siyasetçilerin, sefih destekçilerinin ağızlarından düşürmedikleri demokrasi elbette sahte ve sanaldır. Bunların söz ve açıklamaları yalnızca demagojiden ibarettir” Dedi. UĞUR HALEPHABER MERKEZİ